devamı:
http://picasaweb.google.com/hypatia.hypashe/HomofobiKarsitiYuruyus#
Yrd. Doç. Dr. Devrim Sezer, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İzmir Homofobi Karşıtı Buluşma
Burada sözü edilen “ahlak”, “kamu ahlakı”dır. Peki “kamu ahlakı” nedir? “Kamu ahlakı”, neyin “iyi” ve “normal”, neyin “kötü” ve “kabul edilemez” olduğuna ilişkin bir ülkede egemen olan veya iktidardaki karar vericiler tarafından sorgulanamaz olduğu varsayılan değerler bütünüdür. Çoğunlukla kültürel geleneklerden ve dinlerden beslenen bu göreli değerlere öncelik vermek, “kamu ahlakı”nın dayandığı tabuları korumak adına ayrımcılık ve eşitsizlikle mücadeleyi hedefleyen LGBTT derneklerinin örgütlenme ve ifade özgürlüğü hakkını kısıtlamak, egemen önyargıları evrensel insan hakları ilkelerinden daha önemli saymak anlamına gelir. Göreli ve insan haklarıyla doğrudan çelişen, sosyal tabuları kollayan bir “ahlak” anlayışının demokratik bir ülkede ne etik ne de hukuki meşruiyeti olabilir. Böyle bir tutum olsa olsa Tanıl Bora’nın “medeniyet kaybı” diye tarif ettiği durumun kamusal ve politik hayatı işgal ettiği, karar vericilerin vicdanını ve bilincini esir aldığı anlamına gelir. Hukukun oluşturulmasında ve yurttaş haklarının belirlenmesinde en temel “ahlaki” ölçüt, uluslararası insan hakları belge ve sözleşmelerinin ortaya koyduğu evrensel ilkelerdir. Bu uluslararası sözleşmeleri imzalayan bütün ülkeler gibi Türkiye de insan hakları ilkelerine göre tanımlanmış etik perspektifi onaylamış ve yasaların oluşturulmasında bu ilkelere öncelik vereceğini taahhüt etmiştir.
Çarşamba, 13 Mayıs, 2009
Selçuk Candansayar
Emma henüz beş aylık. Sevgi ve mutlulukla örülü bir dünyada büyümeye başladığı, gözlerindeki ışıltıdan okunuyor. Henüz Van’da olduğunu bilmiyor. Öğretmen annesi ve çalışmayı reddeden babası, onun, insanı insanlıktan çıkaran içinde debelendiğimiz bu baskıcı zalim dünyanın kötülüklerinden korunarak büyüyebilmesi için, hayatı örgütlemeye çalışıyorlar.
Geçen cuma günü Homofobi Karşıtı Buluşma kapsamında Van’daydık. Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sağlık Topluluğu’nun ev sahipliğinde, Serhat Aydın’ın moderatörlüğünde, Nilgün Toker, Melek Göregenli ve Ali Erol’la birlikte konferans salonunu dolduran yüze yakın kişiyle homofobi üzerinden her türden ayrımcılık üzerine bir buluşma gerçekleştirildi.
Homofobi karşıtı çalışmalara dudak bükenlerin, ‘bu kadar sorun dururken, uğraştığınız şeye bak’ söylemlerindeki ayrımcı zihniyete, Van’da salonu dolduranlar ayrımcılıkla mücadelenin bir öncelikler dizisi kurarak mümkün olamayacağını en somut şekilde gösterdiler.
Forum katılımcılarından biri, eşcinsel olmanın, Van’da eşcinsel olmanın, Van’da eşcinsel, kürt ve alevi olmanın ne demek olduğunu anlatırken, her türden tahakküm yapılarının birbiriyle güçbirliği yaparak, nasıl bir iktidar makinesine döndüğünü hepimize gösterdi. Belki de ilk kez çoğunluğu heteroseksüel olan katılımcılar arasında ben, kürdüm, aleviyim ve eşcinselim diyebilmenin özgürleştirici pratiğini deneyimledi.
Katılımcılar ayrımcılığa uğrayanların nasıl hiç farkına varmadan başka konularda kendilerinin de ayrımcı olabildiklerini fark ettiler.
İktidar aygıtı karşısında baskı altında olanların kendilerinin de başka alanlarda nasıl baskıcı olabildiklerini ayrımsamaları, iktidarın ezme ilişkisini nasıl yeniden yeniden üreterek kendisini kalıcılaştırıp mutlaklaştırdığını da gösterdi.
OYUN DEĞİL HAYAT PRATİĞİ
Emma’nın babası Sami de buna kafa yoruyor Van’da arkadaşlarıyla. Anarşistler yani. Hem de öyle böyle değil, sözde değil, bir entelektüel oyun olarak değil, bir hayat pratiği olarak anarşistler. Geçenlerde zorunlu askerlik karşıtı bir basın açıklaması yapmışlar Van’da, hem de 40 kişilik bir grupla. Üstelik hem ovadaki hem de dağdaki askerliğe karşı basın açıklaması yaptıklarından Van’daki tüm iktidar odaklarını sarsmış durumdalar.
Yakınlarda ‘Qijika Reş’ adıyla bir dergi çıkaracaklar. Dergilerine Kara Karga adını koymaları boşuna değil. Kara Karga, Kürt kültüründe bir uğursuzluk simgesi, lanetlenmişlik imgesi. Bir internet siteleri var, anarkotopya.com adında. Anarşist kuramın son derece zengin kaynaklarını içeriyor.
Sami ve eşi, çocuklarına Emma Goldman’dan esinlenerek Emma adını vermişler. Emma, Van’da anarşist kuramı bir hayat pratiğine dökmüş ana babasıyla büyüyecek. Olasılıkla hem ana babası hem de Emma çok zorlanacaklar. Doğunun bu en doğusunda, coğrafyaya ve kadere inat yeşeren birey olma hakkı, sorumluluğu ve umuduyla hem kendilerini hem de dünyayı değiştirecekler.
Emma, Van’da büyümeye cesaret edebiliyorsa umutlu ve iyimser olmak için ve insana inanmak için başka bir neden aramaya gerek yok. Dünya ne kadar baskıcı, zalim ve kötülükle örülü olsa da Emma, Van’da insan için her zaman umut olduğunun, küreselleşmenin, tüm zulmüne karşın en uzak diyarlarda bile bireyi filizlendirerek kendi karşıtına imkân verebildiğinin kanıtı olarak büyüyecek.
Birgün 05/11/2009
Çin Seddi’nden sonra en uzun sur olma özelliğini taşıyan Diyarbakır Surları, 4 ayaklı minare, Deliler Hanı… gezdik de gezdik.
HOMOFOBİ KARŞITI BULUŞMA
Basının ve kamuoyunun dikkatine,
14.05.2009 Perşembe günü, 4. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşma bünyesinde, ODTÜ Kampüsü Fizik Bölü P2 amfisinde gerçekleştirilen Eleştirel Psikoloji Atölyesi öncesinde, ODTÜ Kampüsü Eskişehir Yolu girişi olarak da bilinen A1 numaralı girişinde, atölye yürütücüsü arkadaşımız Psikolog Yasemin Mert’e, ODTÜ Güvenlik Birliği tarafından zorluk çıkarılmış, arkadaşımızın adı listede olmasına rağmen içeriye alınmamış ve arkadaşımızın haklı içeri girme talepleri karşısında OGB’nin sert tavrı artmış ve çıkan arbedede arkadaşımız yaralanmıştır.
Saat 13.00 civarında, atölye hazırlık çalışmalarını yapmak icin kampüse gelen arkadaşımızdan, kampüse girebilmesi için güvenlik tarafından akademik yazı getirmesi gerektiği belirtilmiş, arkadaşımızın etkinliğin akademik bir kuruma bağlı olmadığını ve isminin kendilerine verilmiş olması gerektiğini belirtmesine rağmen, görevli güvenlik görevlileri isim listesini kontrol etmeden keyfi olarak girişine izin vermemişlerdir. Bunun üzerine, güvenlik görevlisi kampüse girmek üzere olan bir arabaya binmek isteyen arkadaşımızın elinin üzerine hızlıca kapıyı çarpmış ve bu esnada arkadaşımızın parmağı kırılmış ve yarılmıştır. Bunun üzerine şikayette bulunacağını belirten arkadaşımızın talebine rağmen jandarma bölgeye çağırılmamış ve suç duyurusunda bulunmak üzere arkadaşımız bizzat ODTÜ Jandarma Karakoluna gitmiş ve görevliler hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. Daha sonra Adli Tıp’tan rapor alan arkadaşımız, savcılığa suç duyurusunda bulunma işlemlerini başlatmıştır.
Günler öncesinde her türlü yasal izni alınan bir atölye çalışmanın yürütücüsü olarak, kampüs girişinde sorun yaşanmaması için arkadaşımızın adı bir liste halinde A1 kapı girişine verilmiş olmasına rağmen, kapıdaki OGB görevlileri keyfi olarak arkadaşımızı içeriye almamıştır. Üniversite öğrencileri arasındaki iletişimi kırmaya ve her kampüsü birbirinden bağımsız uydu birimler haline getirmeye çalışan zihniyetin bir yansıması olan özel güvenlik birimlerinin, üniversite kampüslerinde gösterdikleri son zamanlarda giderek artan pervasızca tavırlarına ve özel ‘güvenlik’ adı altında estirilen teröre dün arkadaşımız da maruz kalmıştır. Özel güvenlik birimlerinin çalışmalarını düzenleyen 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun’un özel güvenliğin yetkilerini belirten 7. maddesi çerçevesinde, birimlerin kişileri mekanlara almaması için ciddi suç unsuru taşıyan bir durum olması gerekliliği söz konusuyken, buna uyulmadan keyfi davranılması açık bir suçtur. Olay anında görevli olan güvenlik görevlileri yetkilerini aşan bir müdahale ile arkadaşımızı kampüse almamış ve daha da ötesi kasıtlı olarak sert davranmış ve bu kasıtlı müdahale sonucunda arkadaşımız yaralanmıştır.
Toplum için bilgi ve eylem üretme merkezleri olan üniversitelerde, izni alınmış bir çalışma öncesinde, arkadaşımıza yapılan bu muamele ile ilgili sorumluluğu olduğunu düşündüğümüz; ODTÜ Rektörlüğü ve ODTÜ Güvenlik Birimi görevlileri olmak üzere sorumlular hakkında hukuki sürecin başlatıldığını duyuruyor, yıllardır Homofobi karşıtı öğrenci topluluğunun kurulmasına karşı çıkan ODTÜ Rektörlüğü’nü ve öğrenciler üzerinde her fırsatta baskı ve şiddet kuran ODTÜ Güvenlik Birimini kınadığımızı ilan ediyoruz.
Eleştirel Psikologlar ve Psikoloji Öğrencileri
KAOS GL
ODTÜ Psikoloji Topluluğu
ODTÜ Sosyoloji Topluluğu
ODTU Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Topluluğu
HOMOFOBİ KARŞITI BULUŞMA
1-17 Mayıs tarihleri arasında gerçekleşen 4. Uluslararası Homofobi Karşıtı Buluşmanın, bugün, Ankara’da yapılan “Hangi Hukuk? Kimin Ahlakı?” başlıklı forumunda İzmir Ekonomi Üniversitesinden Yard. Doç. Dr. Devrim Sezer, Lambdaistanbul LGBTT Derneğinden avukat Fırat Söyle, Pembe Hayat LGBTT Derneği Kurucusu ve Kaos GL’den Buse Kılıçkaya ile Bianet ve Kaos GL’den Bawer Çakır konuşmacıydı.